Önceden Eşkiyalar Dağda kırsal bölgelerde geçenlerin yolunu keser, malını alırlardı. Şimdilerde ise Eşkıyalar Şehirde Kıravat takarak, İnsanların malını alıyorlar. Ha alinizde bir silahla yoldan geçen birisinin malını elinden alıp, hürriyetini..
Önceden Eşkiyalar Dağda kırsal bölgelerde geçenlerin yolunu keser, malını alırlardı. Şimdilerde ise Eşkıyalar Şehirde Kıravat takarak, İnsanların malını alıyorlar.
Ha alinizde bir silahla yoldan geçen birisinin malını elinden alıp, hürriyetini gasp etmişsiniz, ha da kendi özgür iradesi dışında hakkınız olmayan şekilde farklı hilelerle malını, parasını almışsınız bence ikisi arasında hiçbir fark yok. Biri dağdaki eşkıya birisi de şehirdeki kravatlı eşkıya. Sizce bunlar arasında fark varmı?
Eşkiya nedir? Tarihsel süreçte eşkiyalık…
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi Eşkıyalıkla ilgili olarak; Sözlükte “bedbaht, talihsiz; günahkâr, âsi” gibi mânalara gelen şakî kelimesinin çoğuludur. Ancak eşkıya Türkçe’de farklı bir anlam kazanmış olup “yol kesen” mânasına gelen kātıu’t-tarîk (kuttâu’t-tarîk), “haydut, harâmi” anlamına gelen muhârib kelimelerinin karşılığı olarak kullanılmaktadır. Bu sebeple eşkıyalık ve eşkıya, İslâm ceza hukukunun klasik sistematiğinde had suçları arasında yer alan “hırâbe” suçunun ve suçlusunun Türkçe’deki karşılığını teşkil eder (bk. CEZA; HAD).
Kamu düzeninin, emniyet ve asayişin sağlanması, kişilerin mal ve canlarının, seyahat özgürlüklerinin korunması İslâm’ın temel amaçları arasında yer aldığından eşkıyalık suçu dinen büyük günahlar, hukuken de büyük suçlar arasında sayılmış, bu suç ve uygulanacak cezaî müeyyideleri konusunda Kur’an ve Sünnet’te özel hüküm ve açıklamalar yer almıştır. Kur’an’da bu hususta, “Allah ve resulüne karşı savaşanların ve yeryüzünde düzeni bozmaya çalışanların cezası öldürülmeleri yahut asılmaları veya el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Âhirette ise onlar için büyük bir azap vardır” (el-Mâide 5/33) hükmü yer alır. Âyetin nüzûl sebebi olarak birkaç eşkıyalık hadisesi zikredilmekle veya âyetin harbîler, mürtedler, müşrik ve yabancılar hakkında hüküm bildirdiği şeklinde bazı görüşler bulunmakla birlikte İslâm hukukçuları arasında hâkim kanaat bunun İslâm ülkesinde yol kesip baskın yapan müslüman veya zimmîler hakkında hüküm bildirdiği yönündedir. Suçun Allah ve resulüne karşı savaş açma şeklinde nitelendirilmesi onun ağırlığını vurgulama amacıyla izah edilir. Hz. Peygamber’in de toplum güvenliğini, genel asayişi ihlâl eden, yol kesen, baskın yapıp adam öldürenleri âyette zikredilen cezalara benzer şekilde cezalandırdığı rivayetleri mevcuttur (bk. Buhârî, “Ḥudûd”, 15-18; Müslim, “Ḳasâme”, 9-14; Ebû Dâvûd, “Ḥudûd”, 3).
Konuyla ilgili âyet ve hadislerde eşkıyalık suçu için önerilen cezaî müeyyideler, o dönemde Arap toplumunun bildiği ve düzensiz de olsa uygulamaya çalıştığı cezalar arasında yer almakta olup yol keserek yağmada bulunan eşkıyanın İslâm öncesi devirde de ölüm cezasına çarptırıldığı rivayet edilmektedir. Toplum düzeninin ve kamu otoritesinin bulunduğu her dönemde eşkıyalığın ağır suçlardan sayıldığı, çeşitli cezaî müeyyidelerle önlenmeye çalışıldığı muhakkaktır. İslâm hukukçuları da hem ilgili âyet ve hadislerde yer alan hükümlerden, hem de yaşadıkları toplumların gelenek ve telakkileriyle içinde bulundukları şartlardan hareketle eşkıyalık suçunun mahiyeti, oluşumu ve uygulanacak cezaî müeyyideler konusunda ayrıntılı ve zengin bir hukuk doktrini geliştirmişlerdir.
Suç. Eşkıyalık (klasik literatürdeki adıyla hırâbe veya kat’u’t-tarîk) genelde silâhla yahut başka bir şekilde zor kullanarak yol kesip veya baskın yapıp mala ve cana tecavüz, kamu düzenini ve asayişi ihlâl olarak anlaşılır. Ancak hukukçuların ve hukuk ekollerinin bakış açısındaki değişikliğe göre suçun tanımlanmasında bazı farklılıklar vardır. Nitekim Mâlikîler ve Zâhirîler ırza tecavüzü de eşkıyalık kapsamında sayarlar. Şehir içinde gerçekleştirilen silâhlı gasp ve soygundan hile ile ve gizlilik içinde yapılan suikasta kadar birçok eylem türünün eşkıyalık sayılıp sayılmayacağı İslâm hukukçuları arasında tartışmalıdır. Fıkıh literatüründe eşkıyalık suçunun “büyük hırsızlık” olarak adlandırıldığı da görülmektedir.
Bu Bilgiler ışığında Şimdi Günümüz Türkiye’sini ve Modern Kravatlı eşkıyaları incelemekte fayda var. Şimdi Bir Enerji şirketi, Abonesine elektrik veriyor ve verdiği bu enerji karşılığında daha önce vatandaşla yapmış olduğu sözleşme doğrultusunda belli bir ücret alıyor. Burada sıkıntı yok ama aynı şirket kendi sorumluluğunda olan Okuma Bedeli,…vb adlarla vatandaşların iradesi dışında cebren parasını alıyor. Peki sizce bu eşkıyalık mı başka bir şey mi oluyor.
Yada aynı şekilde iletişim şirketleri, Gaz şirketleri,..vb şirketlerin vatandaştan ekstra olarak aldıkları her kuruş Dağdaki Eşkıyanın vatandaştan aldığı paradan farksızdır bence.
Son dönemde bu şehir eşkıyalarında yeni bir moda başladı. Ödemelerinizi kredi Kartı ile yapıyorsanız ektradan hizmet bedeli adı altında para talep ediyorlar. Halbuki Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hem Müslüman bir Devlet, hem de Hukuk devleti. Hukuk devleti ilkesi doğrultusunda olaya baktığımızda Vergi Usul Kanunu bir işyerinde POS cihazı varsa vatandaş ödemesini kredi kartı ile yapar ve bundan dolayı herhangi bir fark ödemez der. Müslümanlıkta ise herhangi bir şeyden dolayı fark almak zaten başlı başına büyük bir suç ve günahtır. Ve dinimiz İnsanların kendi iradesi dışında cebren ve hile ile alınan paranın eşkıyalık hükmüne tabi olduğunu ifade etmektedir.
Peki Eşkiyalık hem dinen hemde hukuken suçsa bizim Yöneticilerimiz bu şehir merkezlerinde Plazalarda PALAZLANMIŞ OLAN KRAVATLI EŞKİYALAR HAKKINDA NEDEN İŞLEM YAPMIYORLAR.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)